Salı, Nisan 17, 2012

Korkulara Yenilmek

Hepimiz hayatlarımızı korkularımızın peşinden giderken harcıyoruz. Bir insanı kaybetme korkumuz, bize o insanı kaybetmek için gerekli olan her şeyi yaptırıyor. Üstelik korku ve kaygılar, an’dan zevk almayı tamamen yasaklıyor.


Önemli olanın galibiyet ya da yenilgi olmadığını, son’a kadar geçen zamanda savaşmak olduğunu anlayana kadar sürecek tek taraflı bir işkence her korku. Kendimize koyduğumuz duvarlar, engeller, eylemsizlikler hep bu yüzden.



‘’Senden korkmuyorum!’’ diyebilmek gerek hayata. Hayatı nasıl olsa kaybedeceğiz.


Tek korkumuz kazanamamak olmalı. Biz kayıplardan korkarken kazanmayı hep es geçiyoruz. Her şeyin sonsuza dek bizim olmasını istiyoruz, sonsuzluğun ne demek olduğunu bilmeden. Bir aşkı kaybetmek, hiç yaşayamamış olmaktan daha kötü değil. Kocaman bir boşluğun içinde sürüklenme hissi, adım atacak cesaretimiz olmayışından.

Cesaret mutluluk getirir, mutluluksa acıyı… Acıyla yüzleşmek, yaşamayı bilmek demektir.



Aksi halde kimseyi sevmeden, değer vermeden, hiçbir şeyi amaç edinmeden zaman geçirmektir hayat.


Öylesi zaten en büyük korkun olan kaybetmekle baştan yüzleşmeyi getirir. Sadece korkunla yaşarsın kimsenin sana eşlik edemediği dünyanda. Bu yüzden eninde sonunda kaybedeceksek, kazanmaya çalışalım zamanı. Anılar hafızalarımızda biriksin, gülümseyecek an’lar yaratsınlar bize. İlla bir şeylerden korkacaksak ilişkilerimizde; bu zamanı yaşayamamak olsun o korkular, zamanı boşa geçirmek olsun, es geçmek olsun mutlulukları.


Kaybetme korkusunu bir tarafa bırakın, siz en çok ‘Kazanamamaktan’ korkun
 Çünkü kazanamazsanız en sonunda kaybettiğiniz ‘kendiniz’ olur!