Perşembe, Mart 29, 2012

Başlangıçlar

Başladım… Sürdü… gitti… sonlandı. Başladım…başladığım noktadayım!
Hani hep sonlara kızılır, sonlar tekmelenir, sonlardan nefret edilir ya; başlangıçlar, umutla taçlandırılır, gülümsemeyle tatlandırılır, çok bir şey sanılır…
Başlangıç için yıkımlar gerekir. Düşmeler, kayıplar, kırıklıklar. Oysa sonlar! Onlar yalnızca kabullenilir. İnsanoğlu işte! Kabullenmeyi sevmez, acı çektirir kendine bile bile. Kabullenmeyi bilsek kavgalar olmaz, başlangıçlara gerek kalmaz.
Her başlangıç güzeldir diyen her cümle saçmadır!

Hayata başladın. Peki ya yalnızca güzellikler mi yaşadın? Sevmeye başladın, ya hayal kırıklıkları? Birlikteliğe başladın… ayrılık? 
Başlangıç göz boyar, kırılması kesin hayaller kurdurur adama. Pembe bir gözlüğü beleşe verir. Hangimiz kanmayı sevmeyiz ki aslında? Gerçekçiyiz diye dolanırken bile hayal kurarız zaten. 
Sonları sevsek, söylediklerini dinlesek, laftan anlasak özetle. Başlangıçlara kanmamayı koskoca bir ömürde yalnızca bir kez becerebilsek, elimizde olanla yetinsek…
Al bu iyi bu da kötü! Kötüye iyi deme, iyiye de kötü! Ömrümce bana öğretilen şey bu iki cümleden ötesi değil. Ya şimdi tam tersini yapmaya kalkarsam?

Al bir de buradan yak! Bide buradan gör. Bak bakalım son nerede, başlangıç kimde?